Tuesday, December 08, 2009

Greenpeace artik anlasa...

Enerji Bakanı Taner Yildiz'in Greenpeace'i ziyaret etmesi gercekten harika bisey mi? En cevreci basbakandan sonra bir de en demokrat enerji bakanimiz mi oludu?

Greenpeace'in Enerji Bakanı Taner Yildiz'in ziyareti sirasinda, "ikna edemediyseniz ikna olacaksiniz, nukleer ile yasamaya haziriz" gibi cumlelere EVINDE sahne olmasinin ardindan apolitik cevreciligin bizi nereye goturecegini gormeye baslamistir diye bosuna umudediyorum. Neymis? Ikna edemediysek ikna olacakmisiz. Yani en inatci kim cikarsa onun dedigi olacak. Oyle ya, en uzun sure ikna edilemeyenin dedigi olacak bu mantiga gore. Bakan Bey merak etmesin, nukleere ikna olmayacak, cesedimi cignemeden asla diyen radyoaktivistler taniyorum. Inada bindi mi is, anti-nukleer davanin kazanmama sansi yok. Saka bi yana, ikna edemediyseniz ikna olacaksiniz demek sizin siyasi bir durusunuz yok demek. Enerji (D)evrimi Raporunda D'yi parantez icine alma mecburiyeti hisseden Greenpeace de kendisiyle ilgili az cok boyle dusundugunden zor bir tercih yapmak zorunda kalabilir. (hukumetin neo-liberal ekonomik tercihlerini elestirmek yerine hem ekonomiyi hem iklimi kurtarmanin yollarini ariyor bu rapor). Bakanin sozlerinin geri kalani Greenpeace'i nasil icsellestirmeyi planladiklarina dair bir ipucu veriyor. Ben de bunu mantiksal uc noktasina itersek ne olur bi yazayim dedim:

Anlasilan bir cok STKnin (yada hukumeti destekleyen STKnin) da icinde bulunma ihtimali olan bir heyet olusturulacakmis. Acaba Greenpeace katilir mi diye endise ediyorum. Senelerdir bu gibi "katilmci" heyetlerin neo-liberal politikalari nasil hakli cikardigini goruyoruz: Once Greenpeace (ve diger bir dolu AKPci STK) davet edilir (hatta isteyen herkes davet edilir kimi zaman), sonra uzuuuuuuun tartismalar yapilir: bu tartismalar medyaya surekli olarak yansitilir, bazen secici ve bazen de carpitilmis sekilde. En sonunda da bir oylama yapilir belki, ya da konsensusa ulasmak bile denenebilir: Bu noktada Greenpeace'in stratejisi onem kazanir: Eger uyumlu olur ve "evet biz farkli dusunuyoruz, ama cogunlugun fikrine saygimiz var" diyecek ve nukleere yol verecek olursa demokrasi sampiyonu ve basimizin taci edilecektir. Ancak, hayir kardesim, ben nukleere "ASLA! ASLA! ASLA!" diyorum diyecek olursa demokrasi dusmani ilan edilecek. Sonuc, Greenpeace her durumda sayginligini kaybedecek, ustelik nukleer davayi kaybetmemiz icin hukumetin attigi onemli adimlardan biri gerceklesmis olacak.

Sorun su ki, ASLA! ASLA! ASLA! demek / diyebilmek kolay degil: Greenpeace 1 milyon imzaya erisirse bakanligin bunu gormezden gelemeyecegini soyluyor. Yani gucunu destekci sayisindan aldigini ifade ediyor, siyasi durusunun radikalliginden degil. (Elbette Greenpeace ilk kuruldugunda cok daha radikal ve siyasi durus olarak da bu gibi liberal soylemlerden kacinan bir orguttu ama bu zaten cevre-yesil hareket ekseninde fazlaca konusulup artik uzerine soylenecek birsey kalmamis bir konu.) Bu soylem degisikligi onu bakanligin bu varsaydigim stratejisine karsi savunmasiz birakiyor.

Bakanin bu ziyareti, umalim ki Greenpeace'i iade-i ziyarete mecbur hissettirmesin, yada bu iade bakanlikta bi eylem seklinde gerceklessin... Ne de olsa ayni Enerji Bakani onlarca komur santrali ve HES de acmak istiyor. ;)

No comments: